Yorgunluk Sebepleri Nelerdir?

‘Öyle yorgunum ki, kolumu kaldıracak takatim yok!’ , ‘tek istediğim, kanepeye uzanıp saatlerce dinlenmek..’ Bu cümleleri sıkça duymaya alıştık gibi. Öyle ki çoğu zaman kendimiz bile bu tür serzenişlerde bulunuruz. Hemen herkesin yaşadığı bu yorgunluk hali, aslında vücudumuzun bize gönderdiği acil durum sinyalleridir. ‘Dur ve kendini dinle’ mesajı! Peki hemen her sabah yeni güne yorgun uyanmamızın ve başlamamızın, kendimizi sürekli yorgun hissetmemizin sebepleri nelerdir?

Yorgunluğun altında diyabet, demir eksikliği anemisi, troit hastalıkları veya  depresyon gibi hastalıklar da yatabiliyor olabilir. Ancak günlük yaşamımızı zora sokan ve çekilmez bir hale getiren bu yakınmamızın nedeni genellikle alışkanlıklarımızda yaptığımız hatalar olabilmektedir. İşte bedeni yorgun bırakan, sürekli yorgun hissetmenize neden olan sebepler;

• Melatoninin az salgılanması; vücudumuzda hücrelerin yenilenmesinden ve onarılmasından sorumlu olan ve büyüme hormonu olarak da bilinen melatonin, karanlık ortamlarda, ortalama 23.00-05.00 saatleri arasında salgılanır. Melatonin, az uyuyan, geç saatlerde uykuya geçen, çoğu zaman iş nedeniyle gece çalışıp gündüz uyuyan, uyku düzensizlikleri yaşayan kişilerde, yetersiz ve düzensiz salgılanarak yorgunluğa sebep olabilmektedir. Melatoninin sağlıklı bir şekilde salgılanabilmesi için, günlük 6-8 saat uyumak oldukça önemlidir. Ayrıca özellikle çalışan kişilerce yapılan hatalardan biri de cumartesi geç saatlerde yatıp pazar günü geç saatlere kadar uyumak. Bu durum da vücudun dengesini ve ritmini bozarak yorgun hissetmenize neden olmaktadır. Bu nedenle hafta sonu da dahil olmak üzere uyku düzenine dikkat edilmesi oldukça önemlidir.

• Güne kahvaltısız başlamak; vücudumuz enerji tüketmeye, gece biz uyurken de devam eder. Karaciğerde biriken enerji deposu (glikojen) gece boyunca kısmen boşalır. Sabah saatlerinde de kısmen boşalan enerji deposu, vücut için yetersiz kalıyor. Bu nedenle sabahları güne yorgun başlamamak isteyenler için kahvaltı, oldukça önem taşıyor. Eğer sabah kahvaltısı atlanırsa veya gelişigüzel yapılırsa, bu durumda enerji deposu yeterli besini alamadığı için kan şekeri düşüyor ve kişi gün boyunca kendini yorgun hissediyor. Tüm gün enerjiniz yerinde olsun istiyorsanız her sabah kahvaltınıza özen göstermeli ve kahvaltınızda muhakkak tam buğday ekmeği, peynir, yumurta ve mevsim yeşilliklerinden tüketmelisiniz.

• Kendimize zaman ayırmamak; çoğumuzun yaptığı, diğer bir hatalı alışkanlığımız ise sorumluluklarımız arasında kendimizi dinlemeyi unutmak. Özellikle şehir hayatının koşturmacasında gün boyu iş, ev veya çocuklarla uğraşmaktan kendi kendimize kalıp, biraz olsun dinlenme fırsatımız olmayabiliyor. Ancak bu durumun süreklilik kazanması ve rutin bir hal alması durumunda hem bedenimiz hem de zihnimiz yorgun düşüyor. Bu da yorgun bir gün geçirmemize neden oluyor. Bu nedenle sorumluluklarımız ve iş yükümüz ne kadar çok olursa olsun, kendimize vakit ayırıp, kendimizi dinlememiz gerekmektedir.

• Tatil yapmamak; özellikle tempolu işlerde çalışan kişilerde bir zaman sonra beyin yorgunluğu oluşmaktadır. Bu durum tatil yapma ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Çünkü tatil beyni ve vücudu dinlendirir, zihin yorgunluğunu geçirir. Ancak kişilerin özellikle yaptıkları hatalar arasında iş konularını tatile de yansıtmak. İş telefonlarının gelmesi, sürekli bilgisayar başında geçen bir tatilin ne yazık ki insan vücudu için pek de bir verimi olmuyor. Bu nedenle tatil yapılmalı, tatil yaparken de mümkünse iş ve diğer beyin yorucu şeylerle zihin yorulmamalıdır.

• Hareketsiz bir yaşam; teknoloji ile birlikte hareketsiz bir yaşam neredeyse normalleşti. Hemen her şeyin bizim için bir şeyler tarafından yapılmasıyla çoğumuz  günlerini, hareketsiz bitirir, sonra da şişkinlikten, ağrılardan ve özellikle halsizlikten yakınır. Oysa ki enerji dolu bir hayat sürebilmemiz için hareket etmemiz gerekmektedir. Özellikle egzersizler ve hareketli bir yaşam, kalp ve damar sisteminin daha sağlıklı çalışabilmesi için oldukça büyük önem taşımakta.

• Teknoloji kullanımını abartmak; hareketsiz yaşama dolayısıyla da yorgun hissetmemize neden olan bir diğer hatalı alışkanlığımız ise, teknoloji kullanımını abartmak. Tablet, bilgisayar ve akıllı telefonlar, bizimle beraber yataklarımıza kadar girer oldu. Ancak bu durum, gece uykumuz esnasında salgılanan ve ertesi güne dinç uyanmamızı sağlayan melatonin hormonunu olumsuz etkiliyor. Bu cihazların uyku öncesinde veya yatakta kullanımı kalitesiz uykuya neden olmakta. Bu da ertesi güne yorgun uyanmamızın en büyük nedenleri arasında. Bu nedenle bu tür cihaz kullanımları, uykuya geçmeden en az 2 saat önce bırakılmalı, mümkünse yayacakları radyasyonu önlemek amacı ile uyunulan yerden uzak tutulmalıdır.

• Kahve ve çayı geç saatte tüketmek; birçoğumuz günün erken saatlerinde kahve ve çay gibi kafeinli içecekleri tercih ediyoruz. Oysa ki bu alışkanlıklarımız, her ne kadar güne enerjik başlamamızı sağlasa da, kafein birikimi vücutta negatif enerji yarattığı için ilerleyen saatlerde huzursuzluk ve halsizliğe yol açıyor. Çalışan kişilerin ise çoğu zaman uyku durumunu ertelemek amacıyla geç saatlerde bu tür içeceklerin tüketilmesi de ertesi güne yorgun uyanmamızın nedenleri arasında.

KadinlaHersey.com