Neden Sosyal Medya? Zararları Hakkında

Günümüzde neredeyse her anımızı hayatımızın her olayını sosyal medyada paylaşıyor, paylaşmayınca kendimizi eksik, yetersiz görüyoruz. Sabah, daha gözümüzü açar açmaz sözde ‘akıllı telefonlar’ımızdan ne kadar sosyal medya hesabımız varsa hepsini açıp yanımızda yatan eşimize bile günaydın demeden, sosyal ortamdaki tüm ilişkilerimize ve iletilerimize, bildirilerimize günaydın diyoruz! Komşularımızı ziyaret etmek yerine yeni açılan ne kadar sayfa varsa hepsini ziyaret ediyor, çocuklarımızın sosyal ilişkilerini veya gelişimini takip etmek yerine, buharlaşan dünyanın her bir zerresini en ince detayına kadar takip altına alıyoruz!

Sosyal medya, sosyal meydan oldu!

Eskileri bir hatırlayın; bayramlarda akraba ziyaretleri, komşularla beş çayları, günler, mektuplaşmalar, özlem ve hasretin bile bir anlamı, bir değeri vardı. İnsanlar akşamları birbirlerine oturmalara gider, sohbetler edilir, çocuklara sosyallik böyle aşılanırdı. Yazları meyve ağaçlarına salıncaklar kurulur, çocuklar için oyun alanları hazırlanırdı. Komşular ve aile ile pikniklere gidilir, buralarda sosyalliğin en son noktası yaşanılırdı.Uzakta, askerde yada gurbette bir yakınımız varsa mektuplar yazılır, kartpostallar gönderilir, aralarına siyah beyaz, en kıymetli fotoğraflar iliştirilirdi. Telefonlar boşa çalmazdı, çalınca ‘aman açamam şimdi, işim var’ denmez, koşa koşa gidilirdi ahizenin başına.

Peki ya şimdi? Günümüzde ‘sosyal medya’ denilen alan aslında çoğumuz için sosyal meydan haline geldi. Ama bu sadece bir imitasyon, ilizyon ve sahte bir alan! Sosyal medyada ki tüm olan bitenler koca bir yanılsamadan ibaret. Ve tüm yanılsamalar ve imitasyonlar gibi bu mecra da bizi tatmin etmemekte, ruhlarımızı ve benliğimizi doyuramamaktadır. Nitekim her gün yüzlerce kez yenileyip girdiğimiz sayfalar, bizi sadece içine hapsetmekte, bizi bir adım ileri götürememektedir.

Sosyal medya da sosyal değil, yalnızız!

Yüzlerce arkadaş, binlerce takipçi, yığınla fotoğraf ve hemen ulaşılabirlik… Evet bütün bunlar bizi çok sosyal, aktif gösterebilir. Ancak bu sosyallik, internet bağlantısının kopması, telefon sarjının bitmesi, bilgisayar sisteminin çökmesi ile son bulacaktır! Bu nedenle de sahte bir sosyallik söz konusu olmakta, bireyleri sosyallikten daha çok yalnızlığa itmektedir. Çünkü sosyal medya hesaplarında dikkat etmişseniz herkes çok mutlu ve aktiftir. Tüm profil resimlerinde çoğunlukla gülen yüzler ve şık mekanlar görürsünüz. Peki gerçekte hangimiz bu kadar mutlu ve bu kadar lüks bir yaşam sürmekte?

İnsanların bu ikilemde, yani ‘olmasını istediğim, görünmek istediğim ben ve gerçekte olan ben!’ ikileminde kalması özellikle ruhsal sağlığımız açısından hiç de iyi bir durum değildir. Bu çelişkiler insan psikolojisinde kendi yaşam alanından soğumasına ve kendi yaşam çerçevesini reddetmesine neden olmakta ve ‘ben-lik’ karmaşasını da beraberinde getirerek, bireyleri sosyallikten çok yalnızlığa sürüklemektedir.

Sosyal medyadan gerçek dünyaya..!

Araştırmalar günümüzün oldukça fazla bir zaman dilimini sosyal medya başında geçirdiğimizi söylemektedir. Peki uğruna en kıymetli hazinemiz; vaktimizi harcadığımız bu alan bize ne yarar sağlamakta? Tabi ki ilişkilerimizin ve iletişimimizin kolaylaşması açısından oldukça yararlı bir alan olduğu açık, ancak kendimizi bu sanal aleme, sahte sosyalliğe kaptırdığımız an geri dönüşü oldukça zor olan ciddi sorunlara da kapı aralamış olmaktayız.

Gerçek dünyanın farkında ve bilincinde olarak yaşamakta her zaman fayda var. İnsanların oyalanması ve çoğu zaman sözde ‘sosyalleşme’leri adına tasarlanan tüm bu mecraların, gerçekte internet gibi sonu belli olmayan bir boşluğun ürünü olduğu unutulmamalıdır.

KadinlaHersey.com / AntiSosyal